ESRA ÇİMEN HOCAMIZIN AİLE KATILIM ETKİNLİKLERİNDEN "ÇOCUKLA İLETİŞİM " SEMİNERİ
KONUYU SUNAN ÖĞRETMENİMİZE VE KATILIM GÖSTEREN DEĞERLİ VELİLERİMİZE TEŞEKKÜR EDERİZ...
ÇOCUKLA İLETİŞİM VELİ SEMİNERİ
İLETİŞİM NEDİR?
Düşünce ve görüşlerin sözlü olarak karşılıklı alışverişidir.
İletişim sırasında kişi karşısındaki kişiye çeşitli mesajlar gönderir ve karşısındaki kişiden aldığı mesajları değerlendirir.
OLUMLU İLETİŞİ
OLUMSUZ İLETİŞİM
İLETİŞİMDE BEDEN DİLİ
Beden Dili , Sözsüz İletişim olarak da bilinir . Beden Dili mesajları yüz ifadeleri (mimiklerle) el, kol ve bedenimizin hareketleri (jestler) ve vücudumuzun duruşuyla olduğu gibi ses tonu, sesin yüksekliği ve vurgulamalarla da iletilir.
İletişimde beden dili % 60, ses tonu % 30, kelimeler % 10 önem taşır.
SAĞLIKLI İLETİŞİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ
İLK İZLENİM: Çocuğunuz akşam eve geldiğinde ilk izleniminizle ilk mesajı veriyorsunuz. “ Nerde kaldın? Saatin farkında mısın?” diye kapıyı açıyorsanız, başka bir şey; “hoş geldin yavrum” diye kapıyı açıyorsanız, başka bir şey başlar aranızda. Onun için ebeveyn-çocuk ilişkilerinde iletişimin en temel özelliğinin ilk izlenim, ilk an olduğunu unutmamamız gerekiyor.
SAĞLIKLI İLETİŞİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ
İLETİŞİM İKİ TARAFLIDIR:Anne-babalar çocukla konuşunca iletişim kurduklarını düşünüyorlar. Halbuki konuşma tek başına iletişim değildir. İletişim karşıdaki cevap verdiği anda başlar. Ona kendinizi fark ettirmeden harekete geçmenin bir yararı yoktur. İletişim kişiye değil, kişiyle birlikte yapılır.
SAĞLIKLI İLETİŞİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ
İLETİŞİM BİR BÜTÜNDÜR: Sadece doğru kelimeler kullanılarak, ses tonunuzun ya da beden dilinizin doğru olmasıyla doğru iletişim kurulmuyor. Bunların üçünün bir arada ve iç içe uygun şekillerde kullanılıyor olması, sağılıklı iletişim için çok önemlidir. (asık suratla sevgi ifade etmek vb.)
SAĞLIKLI İLETİŞİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ
İLETİŞİM BİLGİ VERMEK DEĞİLDİR: Anne-babaların önemli bir bölümü iletişimi bilgi vermek zannederler. Çoğu kez ebeveynler en önemli rollerinin çocuğa hayatı öğretmek olduğunu düşünürler. Oysa kimse kimseye hayatı öğretemez. Hayat yaşanarak öğrenilir. Çocuğumuza hayatla ilgili pek çok reçete yazabiliriz, ama bu reçetelerin hiçbiri doğru modeller olmamız kadar etkili olamaz. Elbette çocuğumuzu hayat karşısında bilgilendirmemiz gerekir ama iletişim kurmak başka bir şeydir.İletişim eşittir bilgi vermek değildir. İletişim eşittir duygu, düşünce ve davranış beraberliğidir. İletişim karşılıklı bir paylaşımdır. Eğer konuşmanız karşılıklı değilse, televizyon ekranından konuşan herhangi bir kişiden farkınız olmaz çocuğunuzun gözünde.
ÇOCUK YETİŞTİRİRKEN NASIL BİR YÖNTEM KULLANMALIYIZ?
BİR ÇOCUĞU HAKKIYLA YETİŞTİRMEK VE HAYATA HAZIRLAMAK BAŞLI BAŞINA BİR İŞTİR. BİR İŞE ZAMAN AYIRMADIĞINIZDA NASIL VERİM ALAMIYORSANIZ ÇOCUĞUNUZUN DAVRANIŞ EĞİTİMİNE ZAMAN AYIRMADIĞINIZDA DA ÇOCUĞUNUZDAN DAVRANIŞ ANLAMINDA VERİM ALAMAZSINIZ. ANNE-BABA OLMAK UZUN BİR YOLCULUKTUR. YOL BOYUNCA ANNE VE BABAYI DOĞRUSUNUN NASIL YAPILACAĞI BİLİNEN BİNLERCE ÖDEV BEKLEMEKTEDİR. BU ÖDEVLERİN ÜSTESİNDEN GELEBİLMEK İÇİN HARCANACAK ÇABAYA EK OLARAK ÇOCUK YETİŞTİRMENİN BİLİMSEL YOLLARINI ARAŞTIRMAK HER ZAMAN İŞLERİ KOLAYLAŞTIRACAKTIR.
PEKİ NE YAPMALIYIZ
Çocuklarınızı dinleyin
Meşgulseniz, başınız ağrıyorsa ya da aklınız başka bir şeyle meşgulse bunu çocuğunuza ifade edin, onu dinliyor gibi yapmayın. Ona, ‘'Şimdi meşgulüm ama biraz sonra seni dinleyeceğim deyin. Dinlediğinizi göstermek için mutlaka göz teması kurun, baş sallayın, soru sorun ve fikrinizi belirtiniz.
• Sorunlarını kendi kendine çözmesi konusunda teşvik edin
Çocuğunuzun bağımsız bir birey olabilmesi için, kendini eğlendirmesine, sakinleştirebilmesine, üzüntüyle baş etmesine, sıkıntısını gidermesine izin verin. Bütün bunları siz, onun için yaparsanız, bu duygularla baş etmeyi öğrenemez ve ömür boyu başka insanlara bağımlı kalır. Sorumluluğunu alması konusunda teşvik edin.
Hata yapma hakkı olduğunu kabul edin
Bütün anne babaların asıl amacı çocuğuna olumlu bir şeyler öğretebilmektir. Ama öğrenmenin ilk denemede gerçekleşmesini beklemek ebeveynlerin düştüğü yanılgıların başında gelir. “ben bir kere söylerim, hemen anlaması gerekir” anlayışı çocukta kaygıya yol açar. Çocuğun hatalarının öğrenme sürecinin bir parçası olduğu ve zamanla yerini doğru davranışa bırakacağı düşüncesi ebeveynde hakim olursa ebeveyn çocuğu korkutmak yerine hoşgörüyle hatalarını düzeltme yoluna gider. Aksi takdirde çocuk hata yapmaktan korkar ve yaptığı hataları sizinle paylaşmak yerine yalan söylemeyi tercih eder.
Her konuda hayır demeyi alışkanlık haline getirmeyin
Zaman zaman da olsa çocuğunuza izin verin. Örneğin arkadaşlarıyla evde oyun oynamak istiyorsa bir kereliğine buna izin verin. Bu davranışınız ona güvendiğinizin de göstergesi olacaktır. Arkadaşlarıyla yapmak istediği şeyleri aşırı şekilde kısıtlamayın, giyim kuşamı konusunda kesin kurallar koymayın. Ona bazı özgürlük alanları yaratın ki kendi başına karar verme becerisi kazansın.
• Duygularını dinlemesini, tanımasını öğretin
Ona, duyguların zenginliğini anlatın. Duygularını tanımasına yardımcı olun. Öfke, kıskançlık, yetersizlik, hayal kırıklığı, özlem, heyecan, sevinç, sevgi, aşk, gurur gibi duygular yaşanabileceğini anlatın. Başkalarının duygularına değer vermesini öğretin. Hayattan ne istediğini bilen bir birey olması konusunda onu yetiştirin. Gerektiğinde ağlayabilsin ve çıkış yolunu o bulsun. Bu aşamada yanında olduğunuzu hissettirin.
• Pozitif disiplini kullanın
Davranışlarını değiştirmek için ceza sisteminden çok ödül sistemini kullanın. Cezalandırılmış çocuklar, cesareti kırılmış, kendilerine güvenmeyen çocuklardır. Ceza verilmesi gereken durumlar da olabilir. Ama bunu, çocuğunuzun gururunu kırmadan yapın, başkalarının yanında eleştirmemeye özen gösterin, doğru güzel yaptığı davranışları gördüğünüzü beğendiğinizi ona anlatın.
• Olumlu davranışlarını görün
Çocuğunuzun başarılarını, olumlu davranışlarını gördüğünüzü gösterin. Örneğin, bir çocuk ağladığında annesinden ilgi görüyorsa, bu yöntemi kullanmaya devam edebilir. Aynı şekilde, okuldan geldiğinde elini yıkadığı zaman annesi bu davranışını övüyorsa, ilgiyi sürdürmek için bu olumlu davranışa devam edecektir. Olumlu davranışlarını görürseniz ve gördüğünüzü ona gösterir veya hissettirirseniz bu davranışları yeniden yapacaktır.
• Kurallarınızda ve ilişkilerinizde devamlılık gösterin
Gerekli olduğuna inandığınız bir kısıtlamayı, çocuğunuzun ‘yalvarmalarıyla' değiştirmeyin. Kuralların devamlılığı olmalıdır, yoksa çocuğunuz kurallarınızı hiç ciddiye almaz. Gerektiği durumlarda siz kendi koyduğunuz kuralları çocuğunuzla konuşarak değiştirebilirsiniz. Gereği kalmamış kuralların esiri olmayın. Ama kuralı neden değiştirdiğinizi ona açıklayın.
• Yaşamını planlayın
Çocuk gün içinde ne yapacağını bilsin (ne zaman yemek yiyeceğini, ne kadar TV seyretmeye izinli olduğunu, ne zaman yatması gerektiğini). Bu programı birlikte hazırlayın.
• Birlikte olduğunuz zamanı kaliteli hale getirin
Çocuklarınızla zaman geçirin, onlarla oynayın, spor yapın, yemek yiyin, sohbet edin. Unutmayın, çocuklar sizinle zaman harcarken, sizi örnek alarak, yeni ve doğru davranışlar öğreneceklerdir.
• Sorumluluk verin
Yaşına uygun görevler verin, sorumlulukları olsun. Örneğin, 10 yaşındaki bir çocuk ödevlerini zamanında yapabilmeli, yatağını toplayabilmeli, sofranın toplanmasına yardım edebilmelidir. Diş fırçalamak, el yıkamak, çantasını hazırlamak ve son kontrollerini yapmak onun görevleridir.
• Ahlaki kuralları öğretin
Dürüstlük, saygı, nezaket gibi kavramları aile ortamında kullanarak, örnekler vererek, hikayeler anlatarak öğretin. Bu kavramları, tutarlılık ve devamlılıkla pekiştirin. Örneğin, yalan söylemenin yanlış olduğunu öğretmek istiyorsanız, onların yanında yalan söylemeyin. Unutmayın, ahlaklı insan olmanın tohumları önce aile ortamında atılır. Onun yanında yalan söylemek zorunda kaldı iseniz bu durumun ne anlama geldiğini ona açıklayın.
• İlgi ve sevgi göstermekten kaçınmayın
Sevginizi söylemekten ve göstermekten kaçınmayın. Araştırmalara göre, her gün sevgi gören çocuklar daha az stres hormonu salgılıyor ve huzursuz olduklarında, stres reaksiyonları ile daha kolay baş edebiliyorlar.
• Güven verin
Size güvenebileceğini bilsin. Sözlerinizi tutun, tutamayacağınız sözler vermeyin. Onu koşulsuz sevdiğinizi anlatırsanız, çaresiz kaldığında, hata yaptığında, kendisini yalnız hissettiğinde güveneceği kişinin anne-babası olduğunu anlatın, sizin de ona güvendiğinizi gösterin. Tatsız durumları da size anlatmaktan kaçınmamasını sağlayın, Hoşgörüyü ve espriyi ilişkilerinizde kullanın
• Meraklı olmasını teşvik edin
Okumanın, merakın onun için ne kadar faydalı olduğunu tahmin edemezsiniz. Birlikte kaliteli zaman geçirmeye özen gösterin, fıkralar anlatın, şiir yazın, yarışmalar yapın, oyunlar oynayın. Elektronik aletleri karıştırmaktan hoşlanıyorsa sizin kontrolünüzde kurcalamasına izin verin.
• Kendinize değer verin
İyi anne-baba olabilmek için sizin de huzurlu ve mutlu olmanız şarttır. Mutlu yetişkinler çocuklarına, iyi örnek olurlar. Hobilerinize zaman ayırın, birbirinize değer verdiğinizi, sevgi ve saygınızı gördüklerinde onlar da mutlu olacak ve ileriki yaşlarında sizi taklit edeceklerdir.
Çocuğunuzun esiri olmayın
İlişkilerinizde büyük ve daha bilgili olanın anne ve baba olduğunu çocuğa fark ettirin. Bunu sağlamak için de çocukların dünyalarını takip edin, ilgilendikleri konulardan haberdar olun. Böylelikle size yalan söylediğinde bunu anlamanız kolaylaşır. Çocuk evde otoritenin anne ve baba olduğunu kavramış olmalı, kendisini anne ve babadan daha bilgili ve akıllı görüyorsa evde tehlike çanları çalıyor demektir. Onu eğitirken onun esiri olursanız bir süre sonra o sizi yönlendirmeye başlar. Bu tuzağa düşmemek için her zaman çocuklarınızdan bir adım önde olun.
Aynı fikirde olun ve çocuğa aynı mesajı verin
Çocuklar bir konuda izin isteyecekleri zaman kişilerarası ilişkilerin kurallarını güzel kullanırlar. Yani hangi konuda kimden izin alabileceklerini bilirler ve o kişiden izin alırlar. Bu bir çeşit “çocuk fesatlığı” dır. Çocuğun böyle bir durumu kullanmasından rahatsız iseniz evde çocuk eğitimi konusunda bir iki başlılık var demektir. Anne katı ve otoriter, baba yumuşak yüzlü ise çocuk işine gelen kişiye yönelir. Bu da evde sık sık kriz yaşanmasına sebep olur. Bu nedenle eşinizle aynı tavırda olun ve verdiğiniz kararların tartışılmasına ortam yaratmayın. Verdiğiniz kararların tartışılmasını istemiyorsanız karar verirken adaletli ve vicdanlı olun.
ÇOCUKLAR NE İSTER?
1-Sevgi İster
Sevildiklerini bilmek isterler. Bunu her fırsatta söyleyin ve anlatın. Çocuklar yakın çevrelerinden ve ebeveynlerinden uyum içinde olmalarını isterler. Siz yetişkin kişiler olarak eşinizle anlaşamayabilirsiniz. Çocuklar ailede uyum olmazsa yaşamlarını devam ettiremeyeceklerini, aç kalacaklarını düşünürler. Çocuklar hiçbir durumda ailelerinin uyumsuzluk yaşamasını istemezler. Böyle bir duruma katlanamazlar. Aileler çocuklarının yanında hiçbir şekilde tartışmamalıdırlar. Uyum problemleri çektiklerini çocuklarına belli etmemelidirler. Uyum problemlerini öncelikle çözmelidirler. Bu tür problemleri çözmek, onların sorumluluğundadır.
2-Eşitlik İsterler
Sadece çocuklar için değil her yaştaki insan için dünyadaki en önemli değer adalettir. Aynı davranış yüzünden farklı muameleye maruz kalan kişiler mutlaka bunu bir şekilde dile getirir. Çocuklar ailedeki herkesin eşit hakları olsun isterler. Çocuklar aile içinde kendilerinin de söz sahibi olmasını isterler. Kardeşler arasında eşitlik isterler. Kız ve erkek çocukları arasında değer farklılıkları olmasın isterler. Her çocuğun yetenekleri farklı farklıdır. Her çocuğun farklı bir yeteneği vardır, her çocuktan her şeyi en iyi yapması beklenmemelidir.
3-Cevap ister
Sordukları soruları ciddiye alın. Ciddi şekilde cevaplandırın. Bilgisizlikleriyle alay etmeyin. Sordukları soruları atlamayın. Vereceğiniz her bir cevap onlar için çok önemlidir.
4-Kabul görmek ister
Çocuklar annelerinden ve babalarından onların var olmalarından dolayı mutlu olduklarını görmek isterler. Değerli olduklarının hissettirilmesini isterler. “Ben bu evde vazgeçilmez bir insanım” diyebilmek isterler.
5- Çocuklar anlayış ister
Anne babaları onları anlamaya çalışmalıdırlar. Bir hata yaptıklarında mutlaka önce yaptıklarının nedenlerini düşünmelidirler. Öncelikle onları dinlemelidirler. En önemlisi de herkesin hata yapma hakkı olduğunu kabul edip çocuğa bu anlayışla yaklaşmalılar.
6- Çocuklar arkadaşlık ister
Gerektiği zaman anne babasıyla arkadaş olmak ister. Anne baba sadece çocuklarıyla değil onların arkadaşlarıyla da ilişki içinde olmalıdırlar. Onları tanımalı ve yakın olabilmelidirler. İlgi alanları (giyim tarzı, müzik zevki, sinema tiyatro vs.) hakkında bilgi sahibi olmalı, ilgi alanlarını küçümsememelidirler. İlgi alanları çocuğa olumsuz durumlar yaşatıyorsa, o ilgi alanı hakkında olumsuz yorumda bulunmadan yeni ilgi alanları keşfetmesine yardımcı olunmalıdır.
7- Çocuklar yakınlık ister
Sıkıntılarını sizlerle paylaşmaları, yanlışlarını bile sizlerle konuşabilmeleri, tamamen sizin onlara göstereceğiniz yakınlık sonucu mümkün olur.
9- Çocuklar ciddiye alınmak ister
Özellikle başkalarının yanında onu susturmayın anlattıklarını dinleyin. Dinlemediğiniz takdirde size kendini fark ettirmek için mutlaka bir şeyler yaparlar. Yaptıkları şeyler genelde şiddet içerikli olur.
10- Çocuklar önemsenmek ister
Başkalarının yanında onu onurlandırın, beğendiğiniz davranışlarını fark ettiğinizi, beğendiğinizi anlatın. Yanında sık sık benim oğlum/kızım ifadeleriyle başlayan övgü cümleleri kurun. (benim kızım çok güzel salata yapar./ benim oğlum ilerde çok iyi bir eş olacak vb.)
11- Çocuklar destek ister
Sizlerden yaptıkları olumsuz şeylerin şikayetini değil,olumlu davranışlarının övülmesini isterler.
12- Çocuklar tutarlılık ister
Onların ruh hali sık sık değişen, neye ne tepki göstereceği belli olmayan değil, her durumda tavırları ve doğruları belli olan anne babalara ihtiyaçları vardır.
ÇOCUKLA NASIL İLETİŞİM KURULMALI?
ETKİLİ YÖNERGE VERME
Anne-babanın yönerge verme biçimine dikkat ettiklerinde çocukların uyumunda çok belirgin düzelmeler elde ettiklerini gözlemlenmektedir. Bu nedenle çocuğunuzdan bir şey istediğinizde bu kurallara uymanız yararlı olacaktır.
Gerçekten yapılmasını ve bitirilmesini istediğiniz bir şey için istekte bulunun.
Cümleleriniz basit ve anlaşılır olmalı. Yalvarma veya kızma biçiminde olmamalı.
İsteklerinizin yerine getirilmesi için yeterli süre verilmeli.
Çocukla göz kontağı kurulmalı.
Çocuğun dikkatini dağıtabilecek etkenle kaldırılmalıdır.
Gerekirse ne istediğinizi tekrarlatarak çocuğunun sizi anladığından emin olun.
Gerekirse görev kartları yapılabilir.
ÇOCUĞUNUZUN ÇEVRESİYLE SORUN ÇIKARMADAN KENDİ KENDİSİNİ OYALAMASININ SAĞLANMASI
Birçok anne baba çocuklarının kendilerini sık sık bölmeleri yüzünden işlerini bitirmemekten ve dinlenememekten yakınırlar.
Yemek yapmak gazete okumak ve telefonla konuşmak gibi bir işe başlamadan önce çocuğunuza uyarıda bulunun. Bu uyarı iki mesaj içermelidir. 'Ben meşgulken sen ..... yapabilirsin. Beni oyalama ve rahatsız etme' Çocuğun yapması önerilen şeyin onun sevdiği bir şey olmasına dikkat edin.
İşiniz başladıktan kısa bir süre sonra çocuğunuzun yanına giderek olumlu davrandığı için ona güzel birşeyler söyleyin ve devam etmesini isteyin. Sonra işinize geri dönün.
Kısa bir süre sonra tekrar çocuğunuzun yanına giderek aynı işlemi tekrarlayın. Aradaki süreyi arttırarak aynı işlemi tekrarlamaya devam edin.
Eğer çocuğunuzun uğraştığı şeyi bırakmak üzere olduğunu hissederseniz sizi rahatsız etmediği için övücü sözler söyleyip devam etmesini isteyin.
Her gün süreyi uzatarak bu işlemi uygulamaya devam edin. Bir süre sonra çocuğunuzun siz bir işle uğraştığınız sürece sizi kesmeden kendi başına bir aktivite yapmayı becerecek duruma gelecektir.
UNUTMAYIN;
DÜNYA BİR ÇİÇEK BAHÇESİ
VE BU BAHÇEDEKİ TOMURCUKLARDAN BAZILARI SİZİN ÇOCUKLARINIZ.
HAYATA AÇMAYA HAZIRLANAN BU TOMURCUKLARA HERGÜN İÇİNİZDEN TAŞAN BİR SEVGİYLE BAKIN VE ONLARI HAYATA EN GÜZEL ŞEKİLDE SİZ HAZIRLAYIN…
SEMİNERİMİZE KATILAN DUYARLI ANNE-BABALARIMIZA TEŞEKKÜRLER…